-{home}{marmara}{trampoline}-
Çocuk küçüktür ama bazen derdi büyüktür
Çocukluk kimi zaman çocuk için bir yüktür.
Bunu babamdan duydum, bir çocukla görüşürken o anda uydurmuş bu dizeleri; aklımda kalmış, çünkü bence de doğru. Çocuğun baş düşmanı üzüntüdür. Çocuk başlangıçta acının anlamını bilmez, küçüktür. Eğlenir kendince, hayatı tanır yavaş yavaş, bu tanıma bir arayıştır. Çocuğun bu arayışı tamamlaması yıllar sürer. Arayışı bittiğinde, yani aramayı bitirdiğinde ise bir yetişkindir.
ARAYIŞ
Peki, nedir arayış, hayat nasıl tanınır? Arayış bir çocuğun öyküsüdür. Bazen asırlar sürer, bazen saniyeler. Bazıları vardır, çocuk yaşta bitiverir arayışı. Hayat, yaşayarak öğrenilir. Ve arayışsa, bir çocuğun yaşamının anlamıdır. Tek amaçtır, tek eylem, var olma nedeni. Bir yetişkinse, madem yetişkindir, unutmuştur arayışın anlamını. Ama bir çocuk, asla hayatının anlamını unutmaz. Yetişkin gibi değildir çocuk. Ve asla olmayacaktır. Asla.
ÇOCUK
Çocuk arayışın ta kendisidir. Yetişkinden farkı “arayış”tır. Arayış bittiğinde, kalanı kendiliğinden gelir. Çocuk saftır, değişmemiştir. Mutludur, istediği ilgidir. Çocuk acının anlamını tanımamıştır, çocuk olduğu sürece acının anlamını bilse de onu tanımayacaktır. Yetişkin olduğunda, acının hayatın bir parçası olduğunu anlar, acıyı tanır. Hayatın bir parçasının acı olduğunu anlayınca gerisindeki neşeyi de fark eder. Mutluluklardan haz alır.
ÜZÜNTÜ
Nasıl çocuk üzüntüyü sevmiyorsa, üzüntü de çocuğu sevmez, ondan nefret eder. Çocuk içinde arayış isteğiyle doğar. Üzüntü ise çocuğun beyninde kelimeler anlam kazanmaya başladığında bu arayış isteğini söndürmeye çalışır: Bunu başarırsa, çocuk çocukluktan çıkar. Çocuk arayışını kaybetmişse yaşam ve ölüm arasında sıkışır kalır. O zaman, çocuk kendini bir odada bulur: Bir psikiyatristin odası. Annesi dışarıda ağlamaktadır: “Neden çocuğum, neden böylesin?” Aldırmaz çocuk. O artık arayışını kaybetmiştir. Arayışını bulamazsa bir daha insan olamaz, hemen hemen hiç şansı yoktur.
ÇOCUĞUN DENEYİMLERİ
Bazen çocuk haksız olduğunu fark eder. Kabul etmek zor olduğundan “Ama…” diye başlar söze. Bazen de sessizce oturur, kabullenir durumu. Çocuk yönetme isteğiyle yanıp tutuşur. Konuşma şöyle olur bazen:
-Bir internet sitesi açtım.
-Beni admin (yönetici) yap!
-Hayır beni!
-En iyi arkadaşın benim… Admin ben olmalıyım.
-Hmmmm…
Çocuk biraz düşünür.
-Hiçbirinizi admin yapmayacağım.
Çünkü çocuk sıkıştırılmaktan nefret eder, buna karşı koyar:
-Üzgünüm ama arkadaşım, maalesef kimseyi admin yapmamaya karar verdim.
Cevap müthiştir. Kimseye ayrıcalık yapmamanın, saygının karşılığı.
-Hadi oradan! Beni sevmediğini biliyordum!
Çocuk ne kadar sıkıştırılmaktan nefret ediyorsa o kadar çok sıkıştırılır. Bazen fiziksel olarak da:
- Filanca korkak. Gel onu sıkıştıralım!
Çocuk yönetmek ister. Fakat bazen yönetilir, yine yönetmek isteyen bir çocuk tarafından.
Çocuğun bu yönetme duygusu bazen başına dert açar. Bazen çok sevgili arkadaşı tarafından ispiyonlanmasına, bazen ceza almasına. Haksızlığını kabul etmek, istekler arasında sıkışmak, yönetemeyip yönetilmek ve başına açılan dertler çocuğun arayış deneyimleridir.
İLİŞKİLER
Anne babayla, arkadaşlarla bir çok ilişki biçimi içindedir çocuk. Bazı ilişkileri hakkında pek iyi düşünmezken, bazıları hakkında çok iyi düşünür. Anne babayla ilişkisi biter ve yeniden başlar kimi zaman. Yani çocuk olan biteni unutmaya ihtiyaç duyar. Aslında bunu anne babanın kızgınlığını, öfkesini gidermek için yapar. Ama ilişki biter gibi olsa da, bir şey bağlar onları birbirlerine. Çocuk bir ilişkiden kolayca vazgeçemez. Düşünür:
-Bir ilişkiyi sona erdireceğim. Peki sonra?
Bir çocuk bir ilişkiyi boşuna sona erdirmez, en azından buna gayret eder. Her zaman başaramasa da.
DERTLER
Bir çocuğun bir sürü derdi vardır. Bir sürü. Hiç bitmez. Çok zorlar bazen yaşam onu. Fakat vazgeçmez. İçinde arayış isteği olduğu sürece çocuktur, hayata ince pamuk ipliğiyle bile olsa tutunur. Ve içinde arayış isteği olduğu sürece, bu ip kopmaz. Çocuk yaşamdan vazgeçmez. Bazen çocuk arkadaşına yardım etmek ister. Evet. Çocuğun başına yeni bir sorun çıkmıştır. Çocuk bu sorunu çözmeye çalışırken kendisi de sorunun içindedir.
PSİKİYATRİ
Belki bazı çocuklar psikiyatristlerin baş belası olduğunu düşünür. Bazıları deneyimlerinden sonra bu düşüncelerinde haksız olduklarını kabul ederken diğerleri diretir. Psikiyatristin yanına gitmemek için neler vermez. Öte yandan annesi, psikiyatristin yanına gitmek için neler vermez. Ve giderler. Çocuk diretir. Vazgeçmez fikrinden. Asla. Düzelmez. Aynı kalır. Ve çocuk diretmeyi sürdürdüğü sürece de aynı kalacaktır. Bunu yapanlar genellikle Üzüntü adlı başlıkta bahsettiğim gibi içindeki arayış isteğini yitirmiş kimselerdir. Diretirler, çok inatçılardır. Sıkışmışlardır, çocuk gibi arayamazlar ama büyük gibi de bulamazlar.